Söz - Müzik: Sezen Aksu
Askin Nur Yengi - Bile Bile
Aysegül Aldinc - Sorma
Nükhet Duru - Adamlarin Adami
Tarkan - Hepsi Senin Mi
Emel - Yaradana Kurban
Seden Gürel - Kahpe Felek
Demet - Allah Görür
Sibel Tüzün - Kacin Kurasi
Rengin - Aldatildik
Deniz Seki - Ahmet
Sertab Erener - Seyrüsefer
Göksel - Yakisikli
Levent Yüksel - Hakim Bey
Yonca Evcimik - Vurula Vurula
19 Haziran 2009 Cuma
Sezen Aksu'dan 90'lar Türk Pop (sadece bir kaçı)
18 Haziran 2009 Perşembe
Yürüyorum Düş Bahçeleri’nde...Sezen
Sezen Aksu’nun başka sanatçılarca yorumlanan eserlerini yeni düzenlemeleriyle yeniden seslendirdiği eserlerden oluşan “Yürüyorum Düş Bahçeleri’nde...” isimli son albümü 16 Haziran 2009’dan itibaren dinleyicilerin beğenisine sunuluyor. 1996 yılında benzer bir konsept ile yayınlanan “Düş Bahçeleri” albümünün devamı niteliğindeki albüm akustik ve elektronik altyapılardaki 2 CD’den oluşuyor. Albümdeki Aykut Gürel, Aytuğ Yargıç, Fahir Atakoğlu, Kıvanch K, Mithat Can Özer, Mustafa Ceceli gibi müzisyenlerin düzenlemeleri, daha önce dinleyici ile buluşmuş eserlerin taze bir sound ile müzik severlere sunulmasını sağlıyor.
“Kaçak”, “Kurşuni Renkler”, “Elveda”, “Sorma”, “Unutamam” ve “Lale Devri” gibi bilinen ve sevilen eserler Sezen Aksu’nun sesinden akustik versiyonlarıyla yer alırken, “Kibir”, “Çakkıdı”, “Yok ki” ve “Büklüm Büklüm” gibi eserler yepyeni elektronik altyapılarıyla dinleyicilerin beğenisine sunuluyor.
Albümde, daha önce yayınlanmamış “Itirafçı Olma”, “Pardon” ve “Tören” isimli 3 eser de yer alıyor.
Çağdaş Sanat performanscılarından Cevdet Erek’in “Katkısız” isimli “yerleştirme” çalışmasının DVD olarak albümle birlikte müzik severlerler ile paylaşılıyor olması albümdeki diğer bir yenilik olarak dikkat çekiyor. Sezen Aksu, hayatın içindeki farklı anların video görüntülerinden oluşan bu çalışmaya albümünde yer vermesinin nedenini, popüler sanatın büyük kitlelere daha kolay ulaşabilmesi nedeniyle, daha az bilinen sanat dallarının gün ışığına çıkmasına aracılık etmek olarak açıklıyor. Aksu ayrıca, “Günlük hayatın rutin telaşları içinde yuvarlanırken, farkına bile varmadan dikkatimizden kaçan anlara, seslere ve karelere odaklanmak çok kolay değil doğal olarak. Oysa, bütün bunları parantez içine alıp üzerine fazladan hiçbir söz söylemeden, büyük resimden küçük kareleri “olduğu gibi” çekip, çekiştirmeden bize sunan, bunu yaparken de mucizevi bir şekilde ama yine doğallıkla bizi bambaşka bahçelere götürebilen, bize hiç beklenmedik yeni pencereler açıveren gizli gözler var...” şeklinde yorumladığı ve heyecanlandığı bu türden çalışmaları, “bir ömür paylaştık” dediği dinleyicileri ile paylaşmak istediğini söylüyor.
Albümün kapak tasarımında ise, daha önce Aksu’nun “Eksik Şiir” isimli kitabının kapağını da tasarlayan ve ülkemizde ve dünyada birçok önemli filmin afişlerinde imzası bulunan tasarımcı Emrah Yücel’in imzası yer alıyor.
14 Haziran 2009 Pazar
Gönlü Geniş ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Şu dünyadaki çatışma,
önyargı ve husumetlerin çoğu dilden kaynaklanır.
Sen sen ol,
kelimelere fazla takılma.
Aşk konusunda dil zaten hükmünü yitirir.
Aşık dilsiz olur.
Elif Şafak - Aşk
10 Haziran 2009 Çarşamba
Kürt İnadı !
urfalı bir arkadaşımda bugün meşhur kürt inadının ne olduğunu tam anlamıyla öğrenmiş oldum.hikaye kısa ve net.net,net olmasına ama genelleme yapmaktan kaçınıyorum esasında.hem Kürtlere hem de Urfalılara mal etmek zannımca yanlış ama maksat muhabbet olsun bizimkisi…:)
herneyse;
Güzel bir yemekten sonra evin yolunu tuttuk gidiyoruz,yoldayken bir an aklıma bu yıl henüz karpuz yemediğim aklıma geldi,madem öyle bi karpuz alalımda yiyelim dedim.şükür ki bu fikrim onay gördü :)daha önceden arkadaşlarımın test ettiği bir manavın önüne geldik,ilk olay burada yaşandı,manava birlikte gidelim dedim ‘cık’ dedi,ikinci defa söylediğimde keyifsiz olduğunu düşünerek fazla ısrarcı olmamalıyım dedim içimden.manava gittiğimde kirazların çeşitliliği beni kendimden geçirdi,birazda kiraz aldım bari dedim,tam kasaya doğru gidiyordum ki,arabada yeriz düşüncesiyle iki tane muz aldım.hay almaz olaydım:)…ücreti ödedim,gittim arabaya…çıkardım muzu,güzelce soydum sonra uzattım, yine ‘cık’ dedi.hasbinallah dedim içimden.alır mısın şunu,’cık’…abi alsana şunu,’cık’…abi!al!cık…işte tam orda kürt inadının ne olduğunu çok iyi anladım…anladım anlamasına ama benimde inadım tuttu bir kere.ne yapayım tahrik oldum…insan bu noktadan sonra saçmalama da da sınır tanımıyor :)soyduğum muzu direksiyonun üzerine koydum…yine almadı…bu kez o sinirlendi,aldı muzu arka koltuğa attı…şimdi gel de normal insan gibi davran…:)istesem de yapamam…zaten öylede oldu…beni evin uzağında bir noktaya bırakmak istedi,evin olduğu yönde trafik yoğunmuş,bahane.altı üstü iki yüz metre gidecek.o meşhur kürt inadının tekrar baş göstereceğini çoktan anlamıştım,bu kez fazla ısrarcı olmadım,inmeyeceğimi söyledim,sen bilirsin bende yoluma devam ederim dedi.daha önce de belirttiğim gibi böyle durumlarda geri adım atarım,bu kez de geri adım attım.indim arabadan mağlubiyeti kabullenmiş bir şekilde, tıpış tıpış evime doğru yürüdüm….yoldayken, aynı arkadaşımla bir yıldan fazladır benim memlekete gitme planımız olduğunu, yine aynı inadı yüzünden bir türlü gidemediğimizi anımsadım,komik halimize güldüm…vesselam...
8 Haziran 2009 Pazartesi
7 Haziran 2009 Pazar
6 Haziran 2009 Cumartesi
Ah Be Prison Break Kurtlar Vadisi Kadar Olamadın....
Sessiz Çığlığım
kalakaldım olduğum yerde,
donmuş gibiydim adeta,
şimşekler çaktı zihnimde,
ben niye burdayım dedim bir an,
yüreğim sıkıştı,
göğsüm daraldı,
haykırmak istedim,
bağırmak istedim avaz avaz,
zincirleri kırmak...
olmadı,
isyanlarım içime akıyordu,
ansızın bir ağırlı çöktü omzuma,
yığıldım kaldım olduğum yerde,
bir ses duydum fısıltı kıvamında,
kulak kabarttım,
duyabilmiştim sonunda...
bu benim sessiz çığlığımdı...
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır.
Akıl temkinlidir.
Korka korka atar adımlarını.
"Aman sakın kendini" diye tembihler.
Halbuki aşk öyle mi?
Onun tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! "
Akıl kolay kolay yıkılmaz.
Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer.
Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur.
Ne varsa harap bir kalpte var!
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Tembel Bir Günün Boş Hikayesi
odalarımı çok seviyorum nedense....
hep aynı eşyalar olsada,farklı pencerelere sahip olması ve o pencerelerin farklı yerlere açılıyor olması beni hep düşüncelere sevkeder...
bir önceki odamın penceresi apartman boşluğuna açılıyordu,karşıda da yan komşunun yatak odası...:)
bu kez apartman boşluğuna bakmasada güneş görmeyen bir cephedeyim yine...
yan binanın giriş kapısın tam karşısı,
dairemizde birinci katta...
bugün yine tembelliğimin doruklarında olduğum bir gün....
gece 4 gibi uyudum,sekiz gibi kalkıp gazetemi okudum...
sonra yine yattım,11e kadar uyudum...
evde kimsenin olmaması yatağımla aramdaki samimiyet derecesini artırdı galiba...
mutfakta birşeyler atıştırdıktan sonra soğumak üzere olan yatağımda buldum kendimi....
sonra biraz daha yatayım derken telefon çaldı birden....
umarım kimse beni dışarı çağırmaz diye korkarak telefona baktım....
korktuğum başıma gelmişti....uzun zamandır görüşmek için sözleştiğim ortaokul arkadaşım telefonun diğer ucundaydı....
insan istediği zaman anında bahaneler bulabiliyordu....
şehir dışında olduğumu söyledim uykulu sesimle....
tabi anladı benim bu masum yalanımı....
'hadi kalk evdesin biliyorum' dedi
sesimde ciddi bir ton belirdi aniden :)
'ne evi lan' dedim...
ben sert çıktığımda sakinleştiğini ve söylediklerimi kabullendiğini daha önce tecrübe edinmiştim....bu kezde işe yaradı....
'tamam öyle olsun' dedi....
yeniden uyumaya çalıştım ama uykum çoktan kaçmıştı....
yastığımla nerdeyse akraba olmak üzere olan bilgisayarımı açtım...
bütün şarkıları aktardım media player a...
tembeldim ama hareketli şarkılar dinlemek istiyordum...
tamda istediğim gibi şarkılar ard arda dizildi...
murat boz'un sallana sallana şarkısında takıldım kaldım sonunda....
bu kez sadece onu dinledim defalarca....
bir anlamı yoktu belki ama hoşuma gitmişti bu şarkı,
penceremin önündeki güvercinleri izlerken dinlemek....
şarkıyı dinlerken, güvercinleri izlerken yine uyuyakalmışım....
uyandığımda saat akşam 7yi gösteriyordu....
24 Mayıs 2009 Pazar
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin,
çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil,
her yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi,
O' nu görüp ölen de yoktur.
Kim O' nu bulursa
sonsuza dek O' nda kalır.
Elif Şafak- Aşk
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Kuran dört seviyede okunabilir.
İlk seviye zahiri manadır.
Sonraki batıni mana.
Üçüncü batıninin batınisidir.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki
kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
Elif Şafak-Aşk
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Düşüncelerim,Müzik,Ben,Diğer Ben ve Yarattığım Benlik
konuşmak istemiyorum kimseyle...
sesimi bile duymaya tahammülüm yok...
bir kaç çıtırtı duyuyor gibi oluyorum ilk önce,
sonra s.et diyorum içimden....
boşver....
şarkılarından seni kimse ayıramaz...
şarkıların içinde kayboldum zannederken,
birde bakıyorum ki kendimle başbaşayım...
bu uzun zamandır olmayan bir şey...
hayretle izliyorum kendimi...
düşüncelerim bile yabancı kalmış bana...
hadi hayırlısı diyorum...
boylu boyunca uzanıyorum yanıma,
hasbihal etmeye çalışıyorum,
dinlediğim şarkıyı işaret ediyor diğer ben....
oyun oynama zamanı değil diyorum kendime
anlat hele....ne var ne yok!
susmayı yeğliyor....
kendime bile yabancı olduğumu bir kez daha anlıyorum
insanları tanıma sevdasından vazgeçiyor,
kendime zaman ayırmaya karar veriyorum,
yükleniyorum yükümü,çıkıyorum yola
azıklarımı alıyorum,
mataramdaki suyuda ihmal etmiyorum
susuz olmaz diyorum içimden...
ilk durakta sorular ve sorunlar yineleniyor
içimde bir 'ben' yaratmakla
başka bir insan yaratmanın ızdırabını sorguluyorum
ben ile başka bir benlik...
ne kadar uyumlu olabilirdi acaba...
görmeye ve denemeye değerdi aslında...
sanırım biraz cesaret istiyordu...
ben deki beni yaratmaya çoktan başlamıştım
şimdi bir başka benliği yaratma zamanı
hayalci olmadan,
gerçeklerle çatışmadan
benle kavga etmeyecek bir başka benlik...
bu düşünceler içinde kaybolmuşken...
kulağımdaki şarkıyla irkiliyorum....
bu ses nilgül'e ait
'yan kalbim yan' diyor....
tevafuğun böylesi diyorum içimden....
düşüncelerimle kendimi bir kenara bırakıp
şarkının ritimlerinde kayboluyorum....
*****
Yazılan kadarını yaşar insan
Ne eksik ne de fazla inan
Bazen karışırda hayalle sevdan
Yalansın oysa geçer zaman
Yan kalbim yan
Giden unutulur sen sana yan
Sus kalbim sus
Nasibin yok senin aşktan
Görünen kadarını bilir insan
Ne eksik ne de fazla inan
Bazen karışırda hayalle sevdan
Yalansın oysa geçer zaman
22 Mayıs 2009 Cuma
15 Mayıs 2009 Cuma
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun daima yüreğin olsun,
omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!
Elif Şafak - Aşk
12 Mayıs 2009 Salı
İyilik Dilekleri...
Mataramdakisu (blogspot.com)
9 Mayıs 2009 Cumartesi
Gönlü Geniş ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
elif şafak-aşk
8 Mayıs 2009 Cuma
Umuda İhtiyacım Var
birşeyler yazayım diyorum,ikinci cümleden sonra tıkanıyorum.
en güzeli birşey yazmamak diye siliyorum yazdıklarımı.
aradan bir kaç dakika geçtikten sonra yeni bir umutla yeni cümlelere başlıyorum,cık...
yine olmuyor...
kafamda o kadar çok şey varki,hangi birini yazacağımı bile bilmiyorum.
o güzel yolculuğum sonrası dağıttığım odamı bile toparlamak gibi bir isteğim yok...
zihnim gibi odam da dağınık...
toparlanmam için biraz zamana ihtiyacım var sanırım...
en önemliside biraz umuda...
5 Mayıs 2009 Salı
Ayna
4 Mayıs 2009 Pazartesi
1 Mayıs 2009 Cuma
Yollardayım
***
hayatın güzel yanlarından bir taneside gezmek sanırım.yeni yeni insanlar görmek,yeni hikayeler dinlemek,böyle yerlerde varmış,böyle şeylerde yaşanıyormuş diyebilmek önemli bir olay sanırım.insan hayatta hep öğrenci olduğunu ancak gezerek,tanıyarak öğreniyor.izlenimlerimi aktaracağım...
görüşmek üzere....
26 Nisan 2009 Pazar
Damlacıklar
umutsuzluğa yollanan mektuplardan bir tane daha yazıyorum,
boşluğa yollar gibi...
***
bitmek üzere olan bir dostluktan ne bekleyebilirsiniz ki,
yarım kalan hikayeler,
birlikte kurulan hayaller
ne kadar merhem olabilir açık kalmış yaralara...
***
uzun bir dostluktan ne kalmıştı geriye,
bir kaç hatıra
özel anlarımızı hatırlatan şarkılar
ve
iz bırakan sözler
24 Nisan 2009 Cuma
Yasaklar Diyarından
yürümek istesem bir hançer saplanırdı arkamdan
koşmak istesem kurşunlanırdı yüreğim
konuşmak istesem dilim lal olurdu
ümitsiz biçare kalakaldım olduğum yerde
***
o yasaklar diyarından
aşk sözcükleri topladım senin için
aşka adım atmış sinemi anlatsın diye
suskunluğumun şifrelerini çözmeni istedim
o masum kelimelerde
***
eyleme geçemem sevgilim
bu yol dikenli,bu yol karmaşık
bu yol dipsiz bir kuyu...
konuşmamı bekleme benden
dilim suskun,konuşamam,anlatamam derdimi
gözlerimden yaş değil kan damlıyor
ben bitkin,ben harap,ben çaresiz
23 Nisan 2009 Perşembe
Yoksulluk ve Samimiyet
22 Nisan 2009 Çarşamba
Masum Günler(di)
çocukluğumun geçtiği o küçük gecekondu mahallesinde
nisan ayında yağmurlar yağardı her öğleden sonra
büyüklerimiz kırkikindi derlerdi de
anlam vermezdik ne demek diye
yağmur yağarken pencereden bakardık
yoldan geçen arabalara
kaldırımı olmayan yolda yürüyen insanlara
dışarı çıkmak isterdikte
annelerimiz izin vermezdi
yağmurun dinmesini sabırla beklerdik
bazen sessizce kaçtığımızda olurdu hani
arkadaşlarla küçük kaçamaklar yapardık
yeni yeni yeşermeye başlayan tarlalara kaçardık
'yemlik' toplardık bazen
kimi zaman mantar
şanslı günümüzdeysek papatyalar,gelincikler
peygamber çiçekleri toplardık
annemize hediye etmek için
en kıymetli hediyemizdi
anneler gününde tarlalardan toplanan çiçekler
ne kadar masumdu,ne kadar içten
annelerimizde bu masumiyete ortak olurlardı çoğu zaman
kim bilir ne fırtınalar kopardı içlerinde
yoksulluğun,yokluğun içinde kayboluşumuza
bazen hissederdik sessiz çığlıklarını
zaman çok çabuk geçiyor
bir çok şeyide değiştirerek
şimdi büyüdük,
eski masumiyet günlerinden geriye
buruk hayaller kaldı
birde hüzünlü tebessümler...
Geceye not
Uykusuz bir gece daha Kafamın içindeki sesleri susturamıyorum Martıların çığlıklarına karışıyor içimdeki gürültü Düşünceleri sıraya dizmeye...
-
Uykusuz bir gece daha Kafamın içindeki sesleri susturamıyorum Martıların çığlıklarına karışıyor içimdeki gürültü Düşünceleri sıraya dizmeye...
-
Ne çok bildiğimi sanıyormuşum, Cehaletimi bilgelik sanmışım.. Bütün bildiklerimi yoksaydım, unuttum.. Kirlenmiş temiz bir sayfayım artık, Ne...