29 Mart 2009 Pazar

Köprü

öyle ise/
köprü dediğin sahte/
bir ayağı orada/
bir ayağı burada/
iki ayrı isim taşır/
iki tarafında/
helak eder kendini/
ikibaşlılığını saklayabilmek için/
gerim gerim gerilirken derisi/
çatır çatır ederken kemikleri/
birer birer dökülsün daha iyi/
taştan etleri/
varsın/
köprü yıkılsın/
ne geçmişte/
ne gelecekte/
hemen şu an yıkılsın/
bir ismi/
öteki isme/
bağlamak yerine/
tez elden/
suya karışsın/
varsın/
köprü dediğin/
su olsun...

27 Mart 2009 Cuma

Zamanın silemedikleriyle baş başa

Gecenin bir vakti gecekondu mahallesindeki bu plansız ve eski evin gıcırdayan kapısından sessizce çıktım bahçeye.yaşlanmış dut ağacının altındaki tahta sandalyeye oturdum,akşamdan kalma meyve tabağı masanın üzerindeydi hala.yemek istedim sabah toplanmış kayısılardan,iştahım yoktu en sevdiğim meyveyi yemeye.gözlerim dolu doluydu.ağlamak istiyordu gözlerim ama pınarlarım çoktan kurumuştu sanki.anılarım dizildi aklıma.bu eski evde yaşadığım anılarım beni benden alıp götürmüştü çoktan.gölgesinde dinlendiğimiz bu ağaç,dutlarını topladığımız sıcak yaz günleri.karşımda duran kayısı ağacı,her yaz bin bir zahmetle diktiğimiz domatesler,fasulyeler,biberler.kokusunu sevdiğimiz ve vazgeçemediğimiz reyhanlar.her baharda budadığımız,her zaman ilaçladığımız ve her defasında böceklerden koruyamadığımız asmalar.yazın her akşam açışlarını hayretle izlediğimiz akşam sefaları…zihnim öylesine dalgın ve yorgundu,bedenimse ölü gibiydi adeta.oturduğum yerden kalkmak istemiyordum.düşüncelerin esiri de olmak istemiyordum.geçmişin yükü altında ezilmekteydim çünkü.keşkelerim boğuyordu beni.keşke yapmasaydım dediğim hatalarım,keşke yapsaydım dediğim fırsatlarım…geçen geçmişti artık,yapmak istediklerim ve yapamadıklarımla birlikte geride kalmıştı zaman…ama ben bu eski evde zamanın silemedikleriyle baş başa kalmıştım…

22 Mart 2009 Pazar

Kim Sıkılmadı ki

verilen ve tutulmayan sözlerden,
yalan sevdalardan
umutsuz bakışlardan
yarım kalan ilişkilerden
isyanlardan
tek gecelik ilişkilerden
yüzsüz yüzlerden
maskeli insancıklardan
edebiyat yapanlardan
söz kesenlerden
dünyayı kurtaranlardan
kim sıkılmadı ki...

Merak Etme Ey Dost

gittinde eksildim mi sanıyorsun
sarsılmış olabilirim ama yıkılmadım
ayakta ağlayanlardanım bilirsin
sürünmek bana göre değildir
şimdi uzakta içten içe gülüyorsun halime
sensiz yapamayacağımı düşünüyorsun
merak etme ey dost
sensiz de yaparım
yalnızlığı severim bunu da bilirsin
gitmen birşey değiştirmeyecek bende
ilk başta acı çekeceğim belki
bir kaç damla lirik gözyaşı dökeceğim
sonra bir boşluk oluşacak
ve zamanla o boşluk dolacak
seninle değil bir başkasıyla
tıpkı daha önce gidenlerde olduğu gibi
iz bırakanlardan olacaksın
geriye dönüp baktığımda
tatlı bir anı olarak kalacaksın...

Sensizliğin Kışına Başlarken

Terk edilmiş bir bavul gibi duruyordum

Eski bir tren istasyonunda

Taş binanın soğuk duvarlarına yaslanmış yorgun bedenim

Her gün bir sevda eskitiyordum

Bir bahar bitiyor,

Bir umut daha yaşlanıyordu her gece

Bir son bahar başlıyor

Bir ümit daha can veriyordu

Sensizliğin kışına başlarken,

9 Mart 2009 Pazartesi

Kirli Ağustos

Başka değil, yokluğu görmek için
Kirli ağustos! gözkapaklarımı da yaktım sonunda.

8 Mart 2009 Pazar

Herkes Gibisin

Gönlümle baş başa düşündüm demin;
Artık bir sihirsiz nefes gibisin.
Şimdi tâ içinde bomboş kalbimin
Akisleri sönen bir ses gibisin.

Mâziye karışıp sevda yeminim,
Bir anda unuttum seni, eminim
Kalbimde kalbine yok bile kinim
Bence artık sen de herkes gibisin.

27 Şubat 2009 Cuma

Ayrılık Sonrası

Birkaç damla lirik gözyaşı bırakırsın gözlerinden
İsyan kokan cümleler dökülür dudaklarından
Sorular çoğalır zihninde
Ayrıntılara takılırsın
Aşkını ölümsüzleştirdiğin ayrıntılar büyür de büyür
Yürüdüğünüz sahil,Çay içtiğiniz cafe
Yemek yediğiniz lokantalar,Kurduğunuz hayaller,
Islandığınız kaldırımlar,Kavga ettiğiniz sokaklar
Birbirinize yolladığınız mesajlar,Özenle yazılmış mektuplar
Doğum günlerinde ve sevgililer gününde,
Bin bir düşünceyle alınan hediyeler
Bir aşkı aşk yapan ne varsa işte
Detaylarda gizlenmiş,ayrıntılarda saklanmış
Sana onu hatırlatmaya yönelik her şey
Ayrıldıktan sonra gün yüzüne çıkar
Yaşarken öylesine gibi görünürler belki
Ayrıldıktan sonra önem kazanırlar
Hep o ayrıntılarda bulmak istersin
Giden ve geri dönmeyeceğini bildiğin sevgilini
Ama bilirsin ki bir daha dönmeyecektir

23 Şubat 2009 Pazartesi

Güvensizliğimin Hikayesi

Yine gece
Yine gece sen ben olmadın bende sen
Yine akşam oldu diye heyecanlandığım zamanlar geceye sarktı
Beklemelerim
Bir hikayem vardı
Biriyle paylaşmak,yarım kalan yerden birlikte devam etmek
O hikayede birlikte büyüyelim istemiştim
Yalnız başıma yirmi üç yaşıma kadar taşıyabildiğim hikayeyi
Sonsuza kadar taşıyabileceğim birini istemiştim…
Bu arayışa on yedi yaşında başlamış
Sadece iki kişiyle birkaç adım gidebilmiş
Sonra yine yalnız kalmıştım
Aradan geçen yedi yılda onlarca insandan
Sadece iki kişi yol arkadaşlığı yapabilmişti
Yalnızca birkaç adım…
Şimdi yalnızım bu yolda
Arkadaş aramaktan yoruldum
Birini ararken gitmem gereken yolu hep ihmal ettim,kah sağa kah sola bazen günlerce geriye gittim.takıldım orada ileriye bir adım bile atamadım.bazen düşündüm olduğum yerde mi kalmalıyım.sonlandırmalı mıyım bu işkenceyi,bu arayışı,bu acıyı.yapamadım.son noktayı koyamadım kendi hayatımda.birileri girdi çıktı yaşantıma,bir şeyler verdiler ama karşılığında çok şey aldılar.artarak çoğalmam gereken yerde azalarak çoğaldım.her gelen bir parça kopardı benden.kopardıkları parçaları sağa sola attılar.her yerde kendimden bir parça karşıladı beni.şimdi bana güvenmediğini söyleyenler oluyor bazen.ben zaten kimseye güvenmiyorum ki…komik değil mi birilerinin bana güvenmemesi.güven karşılıklı olan bir duygu.ben güvenmezsem sen zaten güvenemezsin ki…kimse sorgulamadı neden bu durumdasın diye.herkes bulunduğum noktayı yargıladı.kimse geçmişimde yaşadıklarımı anlama zahmetinde bulunmadı…dinleme zahmetinde bulundular,yanımda olduklarını zannederek…ama anlama zahmetinde bulunmadılar…kimse, on iki yaşımda babam hayatımızdan çıktıktan sonra, daha doğrusu bırakıp gittikten sonra insanlara neden güveneceğimi söylemedi.hakikaten söyler misiniz,babanız hayatta sizi kendi başınıza bırakıp gidiyorsa diğer insanlara niye güveneceksiniz…bir garantisi var mı çevrendekilerin.nerden bileceksin uçurumun kenarındayken seni bir başına bırakmayacaklarını, çekip gitmeyeceklerini…bilemezsin…bilemem…canım, her şeyim olması gereken insan çekip gitmişse diğerleri de gidecektir bir gün.gittiler de…güvenmiyorum işte bu sebepten,güvenemiyorum.yapamıyorum bu kutsal olayı.kimse sorgulamadı nedenlerini,kimse hak vermedi belki de.dinlediler,yüzeysel bir hak vermişlik sergilediler sonra yok oldular,diğerleri gibi.

20 Şubat 2009 Cuma

Yine Akşam

Yine akşam,yine akşam ki…
Ben senin gözlerinde gurbet olsam
Memleket hasreti gibi özlesen beni
Vatan toprağına dokunurcasına okşasan saçlarımı
Bastığın yol olsam da bitmesem yüreğinde
Bende yorulsa yürüdükçe öptüğüm ayakların
Sen terledikçe ıslansa kuruyan dudaklarım
Ve savurup saçlarımı rüzgarın olsam…
Yine akşam ki…
Ben gözlerinde damla olsam
Hapsolsam orda ömrümce
Dudakların olsa yerim düşünce
Dolup gamzelerine açtırsam güllerini sen gülünce
Yine akşam ki…
Sen,ben olsan
Olsan ki anlasan
Hissetsen kalp sancılarımı
Olsan ki sen nasıl sevilirmişsin kazısan kalbine
Olsan ki öğrensen
Bir adının hava,
Bir adının su,
Bir adının ekmek olduğunu…

Geceye not

 Uykusuz bir gece daha Kafamın içindeki sesleri susturamıyorum Martıların çığlıklarına karışıyor içimdeki gürültü Düşünceleri sıraya dizmeye...