27 Mart 2009 Cuma

Zamanın silemedikleriyle baş başa

Gecenin bir vakti gecekondu mahallesindeki bu plansız ve eski evin gıcırdayan kapısından sessizce çıktım bahçeye.yaşlanmış dut ağacının altındaki tahta sandalyeye oturdum,akşamdan kalma meyve tabağı masanın üzerindeydi hala.yemek istedim sabah toplanmış kayısılardan,iştahım yoktu en sevdiğim meyveyi yemeye.gözlerim dolu doluydu.ağlamak istiyordu gözlerim ama pınarlarım çoktan kurumuştu sanki.anılarım dizildi aklıma.bu eski evde yaşadığım anılarım beni benden alıp götürmüştü çoktan.gölgesinde dinlendiğimiz bu ağaç,dutlarını topladığımız sıcak yaz günleri.karşımda duran kayısı ağacı,her yaz bin bir zahmetle diktiğimiz domatesler,fasulyeler,biberler.kokusunu sevdiğimiz ve vazgeçemediğimiz reyhanlar.her baharda budadığımız,her zaman ilaçladığımız ve her defasında böceklerden koruyamadığımız asmalar.yazın her akşam açışlarını hayretle izlediğimiz akşam sefaları…zihnim öylesine dalgın ve yorgundu,bedenimse ölü gibiydi adeta.oturduğum yerden kalkmak istemiyordum.düşüncelerin esiri de olmak istemiyordum.geçmişin yükü altında ezilmekteydim çünkü.keşkelerim boğuyordu beni.keşke yapmasaydım dediğim hatalarım,keşke yapsaydım dediğim fırsatlarım…geçen geçmişti artık,yapmak istediklerim ve yapamadıklarımla birlikte geride kalmıştı zaman…ama ben bu eski evde zamanın silemedikleriyle baş başa kalmıştım…

Hiç yorum yok:

Geceye not

 Uykusuz bir gece daha Kafamın içindeki sesleri susturamıyorum Martıların çığlıklarına karışıyor içimdeki gürültü Düşünceleri sıraya dizmeye...