durdum,
kalakaldım olduğum yerde,
donmuş gibiydim adeta,
şimşekler çaktı zihnimde,
ben niye burdayım dedim bir an,
yüreğim sıkıştı,
göğsüm daraldı,
haykırmak istedim,
bağırmak istedim avaz avaz,
zincirleri kırmak...
olmadı,
isyanlarım içime akıyordu,
ansızın bir ağırlı çöktü omzuma,
yığıldım kaldım olduğum yerde,
bir ses duydum fısıltı kıvamında,
kulak kabarttım,
duyabilmiştim sonunda...
bu benim sessiz çığlığımdı...
6 Haziran 2009 Cumartesi
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Beşinci Kural:
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır.
Akıl temkinlidir.
Korka korka atar adımlarını.
"Aman sakın kendini" diye tembihler.
Halbuki aşk öyle mi?
Onun tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! "
Akıl kolay kolay yıkılmaz.
Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer.
Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur.
Ne varsa harap bir kalpte var!
Aklın kimyası ile aşkın kimyası başkadır.
Akıl temkinlidir.
Korka korka atar adımlarını.
"Aman sakın kendini" diye tembihler.
Halbuki aşk öyle mi?
Onun tek dediği: " Bırak kendini, ko gitsin! "
Akıl kolay kolay yıkılmaz.
Aşk ise kendini yıpratır, harap düşer.
Halbuki hazineler ve defineler yıkıntılar arasında olur.
Ne varsa harap bir kalpte var!
30 Mayıs 2009 Cumartesi
Tembel Bir Günün Boş Hikayesi
tipik bir öğrenci evinde,pekte tipik olmayan bir odamdayım yine...
odalarımı çok seviyorum nedense....
hep aynı eşyalar olsada,farklı pencerelere sahip olması ve o pencerelerin farklı yerlere açılıyor olması beni hep düşüncelere sevkeder...
bir önceki odamın penceresi apartman boşluğuna açılıyordu,karşıda da yan komşunun yatak odası...:)
bu kez apartman boşluğuna bakmasada güneş görmeyen bir cephedeyim yine...
yan binanın giriş kapısın tam karşısı,
dairemizde birinci katta...
bugün yine tembelliğimin doruklarında olduğum bir gün....
gece 4 gibi uyudum,sekiz gibi kalkıp gazetemi okudum...
sonra yine yattım,11e kadar uyudum...
evde kimsenin olmaması yatağımla aramdaki samimiyet derecesini artırdı galiba...
mutfakta birşeyler atıştırdıktan sonra soğumak üzere olan yatağımda buldum kendimi....
sonra biraz daha yatayım derken telefon çaldı birden....
umarım kimse beni dışarı çağırmaz diye korkarak telefona baktım....
korktuğum başıma gelmişti....uzun zamandır görüşmek için sözleştiğim ortaokul arkadaşım telefonun diğer ucundaydı....
insan istediği zaman anında bahaneler bulabiliyordu....
şehir dışında olduğumu söyledim uykulu sesimle....
tabi anladı benim bu masum yalanımı....
'hadi kalk evdesin biliyorum' dedi
sesimde ciddi bir ton belirdi aniden :)
'ne evi lan' dedim...
ben sert çıktığımda sakinleştiğini ve söylediklerimi kabullendiğini daha önce tecrübe edinmiştim....bu kezde işe yaradı....
'tamam öyle olsun' dedi....
yeniden uyumaya çalıştım ama uykum çoktan kaçmıştı....
yastığımla nerdeyse akraba olmak üzere olan bilgisayarımı açtım...
bütün şarkıları aktardım media player a...
tembeldim ama hareketli şarkılar dinlemek istiyordum...
tamda istediğim gibi şarkılar ard arda dizildi...
murat boz'un sallana sallana şarkısında takıldım kaldım sonunda....
bu kez sadece onu dinledim defalarca....
bir anlamı yoktu belki ama hoşuma gitmişti bu şarkı,
penceremin önündeki güvercinleri izlerken dinlemek....
şarkıyı dinlerken, güvercinleri izlerken yine uyuyakalmışım....
uyandığımda saat akşam 7yi gösteriyordu....
odalarımı çok seviyorum nedense....
hep aynı eşyalar olsada,farklı pencerelere sahip olması ve o pencerelerin farklı yerlere açılıyor olması beni hep düşüncelere sevkeder...
bir önceki odamın penceresi apartman boşluğuna açılıyordu,karşıda da yan komşunun yatak odası...:)
bu kez apartman boşluğuna bakmasada güneş görmeyen bir cephedeyim yine...
yan binanın giriş kapısın tam karşısı,
dairemizde birinci katta...
bugün yine tembelliğimin doruklarında olduğum bir gün....
gece 4 gibi uyudum,sekiz gibi kalkıp gazetemi okudum...
sonra yine yattım,11e kadar uyudum...
evde kimsenin olmaması yatağımla aramdaki samimiyet derecesini artırdı galiba...
mutfakta birşeyler atıştırdıktan sonra soğumak üzere olan yatağımda buldum kendimi....
sonra biraz daha yatayım derken telefon çaldı birden....
umarım kimse beni dışarı çağırmaz diye korkarak telefona baktım....
korktuğum başıma gelmişti....uzun zamandır görüşmek için sözleştiğim ortaokul arkadaşım telefonun diğer ucundaydı....
insan istediği zaman anında bahaneler bulabiliyordu....
şehir dışında olduğumu söyledim uykulu sesimle....
tabi anladı benim bu masum yalanımı....
'hadi kalk evdesin biliyorum' dedi
sesimde ciddi bir ton belirdi aniden :)
'ne evi lan' dedim...
ben sert çıktığımda sakinleştiğini ve söylediklerimi kabullendiğini daha önce tecrübe edinmiştim....bu kezde işe yaradı....
'tamam öyle olsun' dedi....
yeniden uyumaya çalıştım ama uykum çoktan kaçmıştı....
yastığımla nerdeyse akraba olmak üzere olan bilgisayarımı açtım...
bütün şarkıları aktardım media player a...
tembeldim ama hareketli şarkılar dinlemek istiyordum...
tamda istediğim gibi şarkılar ard arda dizildi...
murat boz'un sallana sallana şarkısında takıldım kaldım sonunda....
bu kez sadece onu dinledim defalarca....
bir anlamı yoktu belki ama hoşuma gitmişti bu şarkı,
penceremin önündeki güvercinleri izlerken dinlemek....
şarkıyı dinlerken, güvercinleri izlerken yine uyuyakalmışım....
uyandığımda saat akşam 7yi gösteriyordu....
24 Mayıs 2009 Pazar
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Dördüncü Kural:
Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin,
çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil,
her yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi,
O' nu görüp ölen de yoktur.
Kim O' nu bulursa
sonsuza dek O' nda kalır.
Elif Şafak- Aşk
Kainattaki her zerrede Allah' ın sıfatlarını bulabilirsin,
çünkü O camide, mescidde, kilisede, havrada değil,
her yerdedir.
Allah' ı görüp yaşayan olmadığı gibi,
O' nu görüp ölen de yoktur.
Kim O' nu bulursa
sonsuza dek O' nda kalır.
Elif Şafak- Aşk
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin, Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Üçüncü Kural:
Kuran dört seviyede okunabilir.
İlk seviye zahiri manadır.
Sonraki batıni mana.
Üçüncü batıninin batınisidir.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki
kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
Elif Şafak-Aşk
Kuran dört seviyede okunabilir.
İlk seviye zahiri manadır.
Sonraki batıni mana.
Üçüncü batıninin batınisidir.
Dördüncü seviye o kadar derindir ki
kelimeler kifayetsiz kalır tarif etmeye.
Elif Şafak-Aşk
23 Mayıs 2009 Cumartesi
Düşüncelerim,Müzik,Ben,Diğer Ben ve Yarattığım Benlik
yüksek sesle dinlediğim şarkılar içinde daldım gidiyorum yine...
konuşmak istemiyorum kimseyle...
sesimi bile duymaya tahammülüm yok...
bir kaç çıtırtı duyuyor gibi oluyorum ilk önce,
sonra s.et diyorum içimden....
boşver....
şarkılarından seni kimse ayıramaz...
şarkıların içinde kayboldum zannederken,
birde bakıyorum ki kendimle başbaşayım...
bu uzun zamandır olmayan bir şey...
hayretle izliyorum kendimi...
düşüncelerim bile yabancı kalmış bana...
hadi hayırlısı diyorum...
boylu boyunca uzanıyorum yanıma,
hasbihal etmeye çalışıyorum,
dinlediğim şarkıyı işaret ediyor diğer ben....
oyun oynama zamanı değil diyorum kendime
anlat hele....ne var ne yok!
susmayı yeğliyor....
kendime bile yabancı olduğumu bir kez daha anlıyorum
insanları tanıma sevdasından vazgeçiyor,
kendime zaman ayırmaya karar veriyorum,
yükleniyorum yükümü,çıkıyorum yola
azıklarımı alıyorum,
mataramdaki suyuda ihmal etmiyorum
susuz olmaz diyorum içimden...
ilk durakta sorular ve sorunlar yineleniyor
içimde bir 'ben' yaratmakla
başka bir insan yaratmanın ızdırabını sorguluyorum
ben ile başka bir benlik...
ne kadar uyumlu olabilirdi acaba...
görmeye ve denemeye değerdi aslında...
sanırım biraz cesaret istiyordu...
ben deki beni yaratmaya çoktan başlamıştım
şimdi bir başka benliği yaratma zamanı
hayalci olmadan,
gerçeklerle çatışmadan
benle kavga etmeyecek bir başka benlik...
bu düşünceler içinde kaybolmuşken...
kulağımdaki şarkıyla irkiliyorum....
bu ses nilgül'e ait
'yan kalbim yan' diyor....
tevafuğun böylesi diyorum içimden....
düşüncelerimle kendimi bir kenara bırakıp
şarkının ritimlerinde kayboluyorum....
*****
Yazılan kadarını yaşar insan
Ne eksik ne de fazla inan
Bazen karışırda hayalle sevdan
Yalansın oysa geçer zaman
Yan kalbim yan
Giden unutulur sen sana yan
Sus kalbim sus
Nasibin yok senin aşktan
Görünen kadarını bilir insan
Ne eksik ne de fazla inan
Bazen karışırda hayalle sevdan
Yalansın oysa geçer zaman
konuşmak istemiyorum kimseyle...
sesimi bile duymaya tahammülüm yok...
bir kaç çıtırtı duyuyor gibi oluyorum ilk önce,
sonra s.et diyorum içimden....
boşver....
şarkılarından seni kimse ayıramaz...
şarkıların içinde kayboldum zannederken,
birde bakıyorum ki kendimle başbaşayım...
bu uzun zamandır olmayan bir şey...
hayretle izliyorum kendimi...
düşüncelerim bile yabancı kalmış bana...
hadi hayırlısı diyorum...
boylu boyunca uzanıyorum yanıma,
hasbihal etmeye çalışıyorum,
dinlediğim şarkıyı işaret ediyor diğer ben....
oyun oynama zamanı değil diyorum kendime
anlat hele....ne var ne yok!
susmayı yeğliyor....
kendime bile yabancı olduğumu bir kez daha anlıyorum
insanları tanıma sevdasından vazgeçiyor,
kendime zaman ayırmaya karar veriyorum,
yükleniyorum yükümü,çıkıyorum yola
azıklarımı alıyorum,
mataramdaki suyuda ihmal etmiyorum
susuz olmaz diyorum içimden...
ilk durakta sorular ve sorunlar yineleniyor
içimde bir 'ben' yaratmakla
başka bir insan yaratmanın ızdırabını sorguluyorum
ben ile başka bir benlik...
ne kadar uyumlu olabilirdi acaba...
görmeye ve denemeye değerdi aslında...
sanırım biraz cesaret istiyordu...
ben deki beni yaratmaya çoktan başlamıştım
şimdi bir başka benliği yaratma zamanı
hayalci olmadan,
gerçeklerle çatışmadan
benle kavga etmeyecek bir başka benlik...
bu düşünceler içinde kaybolmuşken...
kulağımdaki şarkıyla irkiliyorum....
bu ses nilgül'e ait
'yan kalbim yan' diyor....
tevafuğun böylesi diyorum içimden....
düşüncelerimle kendimi bir kenara bırakıp
şarkının ritimlerinde kayboluyorum....
*****
Yazılan kadarını yaşar insan
Ne eksik ne de fazla inan
Bazen karışırda hayalle sevdan
Yalansın oysa geçer zaman
Yan kalbim yan
Giden unutulur sen sana yan
Sus kalbim sus
Nasibin yok senin aşktan
Görünen kadarını bilir insan
Ne eksik ne de fazla inan
Bazen karışırda hayalle sevdan
Yalansın oysa geçer zaman
22 Mayıs 2009 Cuma
15 Mayıs 2009 Cuma
Gönlü Geniş Ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
İkinci Kural:
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun daima yüreğin olsun,
omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!
Elif Şafak - Aşk
Hak Yol' unda ilerlemek yürek işidir, akıl işi değil.
Kılavuzun daima yüreğin olsun,
omzun üstündeki kafan değil.
Nefsini bilenlerden ol silenlerden değil!
Elif Şafak - Aşk
12 Mayıs 2009 Salı
İyilik Dilekleri...
İyilik dilekleri yaşam felsefemin bir yansısıdır. benim için ortada yaşanılan tek tek "hayatlar" diye bir şey söz konusu değil. sadece "hayat" var. "özel hayat"larımız dediğimiz şey çok muğlak, belirsizdir. her an nereden geldiği belli olmayan sayıya gelemeyecek kadar çok uyaranın etkisi altındayken "işte burası benim özelim, şuradan sonrası da seninki..." diyebilecek kesin bir çizgi göremiyorum. ben senin kaderinde sayısız sebeple birlikte bir rol oynuyorum. sen de benimkin de... hepimiz birbirlerimizin kaderine ortağız, onu yazıyoruz. o halde "kaderler" nerededir?!!!! sadece bir tek kader var!!!! işte bu kader benim için çokluk büyük bir KEDER girdabı olarak görünüyor. hastalıklar, savaşlar, işsizlikler, ayrılıklar,.... tüm bu keşmekeşin karşısında bireysel olarak yapabileceğim hiç bir şey yok gibidir. tüm bu varlığın ıztırabına karşı duyduğum çaresizlik ve kendi umutlarımdan beklentilerimden doğan elemler... işte bunlara karşı ne yapabilir ve bu acılardan nasıl kurtulabilirim??? bir başlangıç noktası yaratabilirim!!!! o başlangıç noktası işte bahsettiğim o âcizlik durumudur!!! elbette bu kelimeyi/kavramı özenle, dikkatle, itinayla kullanmak istiyorum!!! bu âcizlik edebiyatı yapmak, dilenmek demek değildir!!!! ya nedir???? birinci olarak diğerleri için, tanımadan, görmeden hayır/iyilik dileyebilmek ve bunu salt bir duygu değil fakat elimden geldiğince en pratik hale dökebilmektir... işte bu hislerin sevkiyle yaptığım bir şeydir "iyilik dilekleri"......
Mataramdakisu (blogspot.com)
Mataramdakisu (blogspot.com)
9 Mayıs 2009 Cumartesi
Gönlü Geniş ve Ruhu Gezgin Sufi Meşreplilerin Kırk Kuralı
Birinci kural:
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
elif şafak-aşk
Yaradanı hangi kelimelerle tanımladığımız, kendimizi nasıl gördüğümüze ayna tutar. Şayet Tanrı dendi mi öncelikle korkulacak, utanılacak bir varlık geliyorsa aklına, demek ki sen de korku ve utanç içindesin çoğunlukla. Yok eğer, Tanrı dendi mi evvela aşk, merhamet ve şefkat anlıyorsan, sende bu vasıflardan bolca mevcut demektir.
elif şafak-aşk
8 Mayıs 2009 Cuma
Umuda İhtiyacım Var
yazı yazma isteğim yok bir kaç gündür.
birşeyler yazayım diyorum,ikinci cümleden sonra tıkanıyorum.
en güzeli birşey yazmamak diye siliyorum yazdıklarımı.
aradan bir kaç dakika geçtikten sonra yeni bir umutla yeni cümlelere başlıyorum,cık...
yine olmuyor...
kafamda o kadar çok şey varki,hangi birini yazacağımı bile bilmiyorum.
o güzel yolculuğum sonrası dağıttığım odamı bile toparlamak gibi bir isteğim yok...
zihnim gibi odam da dağınık...
toparlanmam için biraz zamana ihtiyacım var sanırım...
en önemliside biraz umuda...
birşeyler yazayım diyorum,ikinci cümleden sonra tıkanıyorum.
en güzeli birşey yazmamak diye siliyorum yazdıklarımı.
aradan bir kaç dakika geçtikten sonra yeni bir umutla yeni cümlelere başlıyorum,cık...
yine olmuyor...
kafamda o kadar çok şey varki,hangi birini yazacağımı bile bilmiyorum.
o güzel yolculuğum sonrası dağıttığım odamı bile toparlamak gibi bir isteğim yok...
zihnim gibi odam da dağınık...
toparlanmam için biraz zamana ihtiyacım var sanırım...
en önemliside biraz umuda...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
Geceye not
Uykusuz bir gece daha Kafamın içindeki sesleri susturamıyorum Martıların çığlıklarına karışıyor içimdeki gürültü Düşünceleri sıraya dizmeye...
-
Türkiye’nin en sevilen kadını olmakla nasıl başa çıkıyorsunuz? Bazen anonim olmayı özlüyor musunuz? Aslında kendimi ya da yarattığım söylene...
-
Kırdın mı incittin mi birilerini Kimleri kazandım, yitirdiklerim kimler. Kendimi yeniledim mi yazdıklarımda? Yeniden düşünmeliyim Dostlukla...